Ana içeriğe atla

yok edin beni

İyice boşlamışım buraları.
gezmekten hiç bişeye vakit kalmıyor tabi.

her gün onu görücem diye gitmek istemiyorum artık dershaneye.
onunla güzeldi dersler.
onunla güzeldi geçen dakikalar.
hiç bitmesin dersler, eve hiç gitmeyelim istiyodum.
sırf onu biraz daha görebilmek için o kadar derse katlanmaya rağzıydım.
ama artık hiç bişey istemiyorum.
bırak dersi dinlemeyi , o dershanede bir dakika dahi geçirmek istemiyorum.
içimin acıdığını bile nasıl yapar abi.
gözümün içine baka baka kızlara sarılmak ne demektir ya ?
ben yokken ne bok yiyosan ye yani.
tabi onada gönlüm el vermiyor ama en azından gözümün önünde yapmasından iyidir.
dayanamıyorum artık.
ruhumun son demleri göz yaşlarım.
yapamıyorum.
dayanamıyorum onsuzluğa.

off günümü neden mahvedersin.
ağlamak için sebeğlerim gittikçe artıyor.
gözlerim kıpkırmızı dışarı çıkmadan bıktım.
herkesin " noldu acaba " dercesine bakışlarından nefret eder oldum.
adım başı tanıdık zaten.
gelen geçen soruyor.
bırakın kardeşim beni kendi halime.
ağlıyosamda size ne.
oturup sana dertmi anlatıcam birde.

yine ağlat.
her gün her dakika.
bıkmadın.bıkmicaksın.
" nefret ediyorum senden " demeyi çok isterdim.
lanet olsun ki diyemiyorum.

söyleyebildiğim tek şey 2 kelimeden ibaret.

Yorumlar

  1. tatlı kolormatik... bi türlü atamamışsın o içindeki karanlığı, bloguna da yansımış. yazıp rahatlıyorsan ne ala... bi süre sonra geriye dönüp baktığında diyeceksin ki, ne diye doldurmuşum burayı o'nlu sayfalarla! gerçi hep öyle olur değil mi :) napasın yani. bu geçiş dönemi de hep geçirilir bir şekilde umarım aldığın hasar ufak tefek sıyrıklardan ibaret olur. kendine iyi bak ki :) (uykusuz'daki uğur gürsoy'un fırat'ını takip ediyor muydun? kitap şeklinde de çıktı, tavsiye ederim bilmiyorsan.)

    YanıtlaSil
  2. yazarakta rahatlayamıyorum.
    ne yapmam gerektiğinide şu sıralar kestiremiyorum.düşünemiyorum bile.hasardan çok yıkıntı oldu benimkisi.
    teşekkür ederim bu arada (:
    uykusuzu alıyodum arada uğur gürsoyuda biliyorum ama kitabını görmemiştim hiç.haberim yoktu.bakarım , okurum. teşkkür ederm (:

    YanıtlaSil
  3. mesela salsa kursuna yazıl :) her şey insan için, sevmek kadar ayrılmak, yaşamak kadar ölüm de.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...

Çalılara Takılan Hayatlar

Hayatın bunca kaosuna terk edilmiş olmayı tabi ki dilemezdim ama hiçbir şey düşündüğüm ve istediğim gibi gitmedi. Öyle ki gitmeyecek de.  Paranın ve işin, sevgiye tercih edildiği bir hayatın içinde nefes alıyor olmak canımı ne kadar yakıyor bilemezsiniz. Yokların içinden var etmeye çalıştığım bunca hayat planı, yerini bulamayan kocaman bir sevgi ve başkalarının değer yargıları arasına sıkıştırılmış değer sorunsalı. Nedendir bilinmez başkalarının düşünceleri arasında kaybolmaya can atan insanoğlu, bu düşünceler çerçevesinde hayatını idame ettirmeyi öğreniyor ama kendi kararlarını verebilmeyi ve verdiği kararlarla mutlu olmayı beceremiyor.  İnsanoğlunun insiyatifine bırakılan bu hayatlar ne yazık ki yaşam telaşı içerisinde bölünmeye uğruyor. İş, aile, para, birliktelikler, akadaşlıklar... İstiyoruz ki hayatımız parçalansın ama bütün parçalar bizde kalsın. Peki sonra? Bir araya getirilemediği zamanda elinizde avucunuzda kalan şeyler sadece birbirinden kopmuş parçalar oluyor. Sonr...