Ana içeriğe atla

Yarına umutlarla

İsyan ettim o kadar yağmur yağmıyor diye,
boşuna etmişim.
deli gibi yağıyor.

umut mu demiştik?
evet yağmur umut getirirdi.
ama olmadı.
yine başaramadım.
yakalayamadım umudu.

ellerimin arasından kayıp giderken bir umut daha barındıramadım içimde. oysaki ne çok seviyorum seni. herşeye rağmen açık bir kapı bırakmışken umuda; saniyeler içinde kaybolup gitti. yine aynı efkar yine aynı hüzün var içimde. sol tarafım yine alçıda. gittikçe tüm vücudumu saran ağrılar gün geçtikçe daha da derinleşiyor. beynimde başlayan sancı her saniye damarlarımdan kalbime ulaşıyor damla damla. her akan kanda bir sen ..
o - bu - şu derken biraz daha uzaklaşıyorsun sanki. korkuyorum. kaybedercesine sevmekten , benim olmayaşını bir kez daha hatırlatmandan korkuyorum. en iç katmandan başlayan bu hastalık, 1. 2. 3. jeolojik zaman derken yer yüzüne çıkıyor. poyraz biraz daha savuruyor seni bana. tenimi okşayan o esinti seni hatırlatıyor . dokunuşlarını, öpüşlerini..
yağmur tanelerinin aramıza girmesine izin verdiğin dakikalarda sigaramın dumanı gözümü yakıyor. dumandanmı gözlerim yaşardı yoksa gerçekten ağlıyormuyum bilmiyorum.
Beraber ıslansak.sarılsan bana hep benimmişsin gibi. kimseler olmasa etrafımızda. O an seni senden çok tanıyabilsem. sırılsıklam olurken o iki kelimeyi söylesen..
oysaki şimdi dudağımda dudağın yerine yağmur var..
iki kelimenin yerini dolduramayan aşk şarkıları var.
çıkıp gelsen şimdi.
seninim desen, durup düşünürüm belkide.
belkide sarılır ağlarım.
aşk dolu cümleler kur diyemem sana.
sevmiceksin biliyorum.
bile bile bağlanıyorum.
akan her gözyaşı yeni yeşeren bir ağaç sanki.
suladıkça sen kadar büyüyor içimde.
sen yapıyorsun bunu.
sen büyütüyorsun.
uzak dur dedikçe, gizli gizli geliyor yine bir kumaş parçası daha bağlıyorsun sonsuzluğa.
bazen uzun süre uğramıyorsun , kumaş parçaları sökülüp gidiyor yüreğimden.
yerine yenisini koymak istiyorsun olmuyor.
düğüm tutmuyor bu sefer.
aynı dala iki umut bağlanmaz.
taşıyamaz sonsuzluk seni.


çaresizlik bu.
doyasıya sevmek.



Bulamazsın benim gibi seveni.
Bulamazsın senin için öleni.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...

Çalılara Takılan Hayatlar

Hayatın bunca kaosuna terk edilmiş olmayı tabi ki dilemezdim ama hiçbir şey düşündüğüm ve istediğim gibi gitmedi. Öyle ki gitmeyecek de.  Paranın ve işin, sevgiye tercih edildiği bir hayatın içinde nefes alıyor olmak canımı ne kadar yakıyor bilemezsiniz. Yokların içinden var etmeye çalıştığım bunca hayat planı, yerini bulamayan kocaman bir sevgi ve başkalarının değer yargıları arasına sıkıştırılmış değer sorunsalı. Nedendir bilinmez başkalarının düşünceleri arasında kaybolmaya can atan insanoğlu, bu düşünceler çerçevesinde hayatını idame ettirmeyi öğreniyor ama kendi kararlarını verebilmeyi ve verdiği kararlarla mutlu olmayı beceremiyor.  İnsanoğlunun insiyatifine bırakılan bu hayatlar ne yazık ki yaşam telaşı içerisinde bölünmeye uğruyor. İş, aile, para, birliktelikler, akadaşlıklar... İstiyoruz ki hayatımız parçalansın ama bütün parçalar bizde kalsın. Peki sonra? Bir araya getirilemediği zamanda elinizde avucunuzda kalan şeyler sadece birbirinden kopmuş parçalar oluyor. Sonr...