Ana içeriğe atla

Sen gibi



Yağmur damlaları çarpıyor suratıma
hafif bir serinlik hissediyorum ruhumda
üşütüyor içimdekileri.
Dinlediğim yağmur sanki bir piyano sesi..
karış karış ruhumu okşuyor
ıslak bir kaplumbağa gibi ağırlaşıyor bedenim
su birikintisine basıyorum ister istemez.
giydiğim ten rengi çoraplarım ıslanıyor
ayaklarımı gıdıklıyor suyun hassaslığı
aldırmıyorum.
bana eşlik eden bir ses var, duyabiliyorum
sokaklar karanlık, elektrikler gitmiş tüm şehirde.
önümden geçen farelerin ayak seslerini duyabiliyorum
sokaklar, caddeler.. sanki ihtilal sonrası terkedilmiş köhne bir yer gibi.
rüzgarın savurduklarıyla karman çorman olmuş dört bir yanım
hızlıcaz esen rüzgar tokat gibi vuruyor seni bana.
tel tel ayırıyor saçlarımı
dinleniyor saçlarım bu dokunuşla
tenimde hissettiğim rüzgarla biraz daha yakınlaşıyorum sana.
bir bahar havası var vücudumda
ruhum derinlere gömüldükçe,
yağmur tanelerinin su birikintilerine çarpışını hissediyorum
gözlerimi kapattıkça daha da şiddetleniyor ses
kollarım ıslanmış..
kollarımın ıslak olduğunu unutarak yüzümü silmeye kalkıyorum.
kirpiklerimden sular damlıyor.
ne çok severdim yağmurda yürümeyi
sigaramın yandığı vakitlerde ,
içime çektiğim dumanla birlikte yağmuru solumayı
parmak uçlarımın ıslaklığı ve uyuşmuşluğuyla izmariti tutmayı ..
oysaki şimdi ; ne o sigaraya sahibim ne de kendi benliğime.
bir çöp gibiyim kendi bedenimde
gökgürültüsünden korktuğumda kalbine sığınabilseydim şimdi.
bütün seslerden uzak ; sadece beni severkenki o ürkek sesin..
sadece ben kokan o muazzam kokun.
ne ben, ben gibiyim ne sen, olduğun gibisin ne de yağmur eskisi kadar mayhoş..
korkuyor gibiyim geçmişe dönmekten.
halbuki mutluydum önceleri.
ya o ? O da öylemiydi acaba.
Tanrı hiç yorulmadımı bağırmaktan.
ne zaman yağmurun soğukluğunu hissetsem,
beynimin derinliklerinde bir ses onu yankılıyor bana.
duymakta zorlanıyorum sanırım. her defasında engel olan ,
seni bana aksettiren şeyler var ..
rahat bırak beni Tanrı.
olduğun yerde kalmalısın ; parmak uçlarımda yada kirpiklerimde değil ..

ya ben durayım sen gel yanıma.
ya da sen dur ben geliyim.

söyle.
söyleki bileyim yarınımın olup olmadığını.

yağmur damlalarını sayıyorum şimdilerde.
sus lütfen.
sus ve dinle.

senden güzel çalıyorlar hayatı ..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...

Çalılara Takılan Hayatlar

Hayatın bunca kaosuna terk edilmiş olmayı tabi ki dilemezdim ama hiçbir şey düşündüğüm ve istediğim gibi gitmedi. Öyle ki gitmeyecek de.  Paranın ve işin, sevgiye tercih edildiği bir hayatın içinde nefes alıyor olmak canımı ne kadar yakıyor bilemezsiniz. Yokların içinden var etmeye çalıştığım bunca hayat planı, yerini bulamayan kocaman bir sevgi ve başkalarının değer yargıları arasına sıkıştırılmış değer sorunsalı. Nedendir bilinmez başkalarının düşünceleri arasında kaybolmaya can atan insanoğlu, bu düşünceler çerçevesinde hayatını idame ettirmeyi öğreniyor ama kendi kararlarını verebilmeyi ve verdiği kararlarla mutlu olmayı beceremiyor.  İnsanoğlunun insiyatifine bırakılan bu hayatlar ne yazık ki yaşam telaşı içerisinde bölünmeye uğruyor. İş, aile, para, birliktelikler, akadaşlıklar... İstiyoruz ki hayatımız parçalansın ama bütün parçalar bizde kalsın. Peki sonra? Bir araya getirilemediği zamanda elinizde avucunuzda kalan şeyler sadece birbirinden kopmuş parçalar oluyor. Sonr...