Ana içeriğe atla

Zamansız Avuntular


Kafabindünya - Binlerce Özür


...


İçinden çıkılmaz bir hal alıyor artık günler.
Saatlere vurdu kendini aşk.
Geçip gidiyor sanki içimden.
Özletiyor kendini umarsızca.
Düşünmüyor hiç.
Unutmak pahasına yapılan onca şeyi es geçiyor.
Sesini duyurduğun anda duruyor sanki bize karşı olan zaman.
Sonraları,
Kahve yapıyorum kendime seni unutmak için.
Kahvaltılarımda hiçbir özen yok.
Sen yoksun diye yemek bile yapmıyorum artık.
Kahveyle geçiriyorum günlerimi.
Basit çözümler arıyorum yokluğuna alışmak için.
Unutmanın yolları varsa geri dönmenin de vardır diyorum sonra kendi kendime.
Avutuyorum belkide.
Her şeyden öte özlem duyguma ket vuruyorum.
Yaptığım hiçbir şeyi eskisi gibi yapamıyorum.
En önemlisi de arayıp özledim diyemiyorum.
İstediğim zaman sesini duyamıyorum.
Sarılamıyorum üşüdüğümde.

Ellerim titriyor şimdi.
Dokunmadı uzun zamandır sana.Isınmadı ellerinin arasında.
Eskisi gibi dinleyemiyorum şarkıları.
Sana dokunuyor sanki bütün sözler.
Arka fonda çalan müzik, sesini hatırlatıyor her şarkıda.
Nefesini hissediyorum boynumda.
Uyumadan önce yatakta saatlerce sohbet ettiğimiz dakikaları hatırlıyorum.
Anlatıcakların hiç bitmiyordu o zaman.
Şimdi bittiği için mi terk ettin beni diye düşünüyorum.
Saçlarınla oynadığımda kızıyorsun diye korkuyordum.
Beni sevmekten vazgeçersin korkusu bu.
O da korkmuş mudur dedim kendi kendime.
Bu kadar basit sebeplerden bile kaybetmekten korkmuş mudur..

Bittiğini söyleyemiyorum kendime.
Hala korkuyorum seni kaybetmekten.
Acizliğimden utanmıyorum da sensizlikten utanıyorum sanki.
Bir daha hissedemem seni diye tüm telaşım.

Panikliyorum zamanın içinde kaybolurcasına.
Ya  dönmezse diyorum.
Ya bensizliğe alışırsa.
Ya sevmeye kalkarsa başka birini..
Hayır ! 
Yapmaz.
Yapamaz!
Bırakmaz o beni.
Başkasına dokunmaz.
Benim onu sevdiğim gibi sevemez başka birini.
Uyumadan önce bana sarıldığı gibi sarılmaz başka birine.
Beni aşık ettiği gibi aşık etmez başka birini daha kendine.
...

Yapmaz deyin bana!

Avutun geçen her zaman diliminde kalbimi.
Özlem duygusunun içinde boğulmadan,
Aşk'a yenik düşmeden söyleyin bana tüm yalanları.

Bitmedi deyin bana!

Korkutmayın umarsızca seven kalbimi.
Yastıklarımda sakladığım kokusunun uçmasına izin vermeyin.
Mantığımın da kalbimin de ona giden yollarına ket vurmayın.

Söyleyin hadi !
Avutun beni zaman kavramınızla..


Yorumlar

  1. Çok güzel.
    Kendimi gördüm diyemem.Çünkü hiç bu kadar sevmedim ama korkma. Korkacak bir sürü şey var. Aileni kaybetmekten kork,sabah kalkamamaktan kork mesela. Ama bundan korkma.

    YanıtlaSil
  2. Üzülmek korkmaktan farksız gibi geliyor.
    Düşüncelerin içinde teşekkür ederim.Beğendiğine sevindim (:

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...

Çalılara Takılan Hayatlar

Hayatın bunca kaosuna terk edilmiş olmayı tabi ki dilemezdim ama hiçbir şey düşündüğüm ve istediğim gibi gitmedi. Öyle ki gitmeyecek de.  Paranın ve işin, sevgiye tercih edildiği bir hayatın içinde nefes alıyor olmak canımı ne kadar yakıyor bilemezsiniz. Yokların içinden var etmeye çalıştığım bunca hayat planı, yerini bulamayan kocaman bir sevgi ve başkalarının değer yargıları arasına sıkıştırılmış değer sorunsalı. Nedendir bilinmez başkalarının düşünceleri arasında kaybolmaya can atan insanoğlu, bu düşünceler çerçevesinde hayatını idame ettirmeyi öğreniyor ama kendi kararlarını verebilmeyi ve verdiği kararlarla mutlu olmayı beceremiyor.  İnsanoğlunun insiyatifine bırakılan bu hayatlar ne yazık ki yaşam telaşı içerisinde bölünmeye uğruyor. İş, aile, para, birliktelikler, akadaşlıklar... İstiyoruz ki hayatımız parçalansın ama bütün parçalar bizde kalsın. Peki sonra? Bir araya getirilemediği zamanda elinizde avucunuzda kalan şeyler sadece birbirinden kopmuş parçalar oluyor. Sonr...