Ana içeriğe atla

-di aslında

Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki.. Kelimelere dökemiyorum.Sinirlimiyim, kırgınmıyım,öfkelimiyim yoksa hala çok mu seviyorum emin değilim.Aylarca bunun için mi sabrettim ben, yaptığım onca şeyin karşılığı bu muydu,  kendimi hiç olmayacak şeyler için mi yıprattım, boşa mı kürek çektim aylarca diyesim geliyor.Karşısına  geçip allah belanı versin, ağzıma sıçtın diyemiyorum.Senden nefret ediyorum, bencil, egoist herifin tekisin diyemiyorum.
Sustuğum her an'a  lanet ediyorum.Kaybetmekten ne kadar korkmuşum.Kendime ne kadar hiçe saymışım.Aşkımın gururumun önüne geçmesine nasıl müsade etmişim.Ne kadar aptalmışım da görememişim hiçbir şeyi.
Şimdi bunları ne kadar söylesem boş geliyor.İş işten geçtikten sonra. neye fayda eder kelimeler, kurulan cümleler.
Dönebilir misin geriye? Aşık olduğun ilk güne, keşke dediğin her an'a istediğin kadar lanet et.Neyi getirir geriye ?
Sahip olduğun her şeyi onda kaybettiysen, seni sen yapan ne kalmıştır ki ?
Anlatamadığım bir çok şey var aslında ve her şeye rağmen hala deli gibi özleyebiliyorum.
Aptallığıma doymuyorum resmen.
Ben akıllanmam.
Duygularıyla hareket eden, hayatını duygularına endeksleyen kimse akıllanmaz.
Siz siz olun asla benim gibi yapmayın.
Yapıcaksanız da aşık olmayın.
İlk zamanlar çok mutlu olursunuz sonra bi bakmışsınız hayatınızı yaşayan siz değil o olmuş.
Hayata lanet edersiniz.

Yapmayın.
Bağlanmayın.


Ruh halimi anlatan en iyi şarkıdır kendileri.

Oğuzhan Uğur - Di Aslında

Yorumlar

  1. insan isteyerek bağlanmıyor ki bir bakıyor ki bağlanmış..

    yalnız değilsin dostum=)

    YanıtlaSil
  2. Böyle bir durumda yalnız olup olmamak iyi mi kötü mü bilemiyorum açıkçası.Başka birinin bunları yaşamasını gerçekten istemem.Yine de beni anlayan birinin olduğunu bilmek güzel bir duygu. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...

Çalılara Takılan Hayatlar

Hayatın bunca kaosuna terk edilmiş olmayı tabi ki dilemezdim ama hiçbir şey düşündüğüm ve istediğim gibi gitmedi. Öyle ki gitmeyecek de.  Paranın ve işin, sevgiye tercih edildiği bir hayatın içinde nefes alıyor olmak canımı ne kadar yakıyor bilemezsiniz. Yokların içinden var etmeye çalıştığım bunca hayat planı, yerini bulamayan kocaman bir sevgi ve başkalarının değer yargıları arasına sıkıştırılmış değer sorunsalı. Nedendir bilinmez başkalarının düşünceleri arasında kaybolmaya can atan insanoğlu, bu düşünceler çerçevesinde hayatını idame ettirmeyi öğreniyor ama kendi kararlarını verebilmeyi ve verdiği kararlarla mutlu olmayı beceremiyor.  İnsanoğlunun insiyatifine bırakılan bu hayatlar ne yazık ki yaşam telaşı içerisinde bölünmeye uğruyor. İş, aile, para, birliktelikler, akadaşlıklar... İstiyoruz ki hayatımız parçalansın ama bütün parçalar bizde kalsın. Peki sonra? Bir araya getirilemediği zamanda elinizde avucunuzda kalan şeyler sadece birbirinden kopmuş parçalar oluyor. Sonr...