Ana içeriğe atla

Merhaba sizin de canınız yandı mı ?

Bazen öyle anlar oluyor ki kelimelere dökemiyorsunuz. Hissettiklerinizi anlatamıyorsunuz. Bu tarif edilemeyen duyguları yaşatan insandan o an bir kere daha nefret ediyorsunuz.

Aylarca aptal bir insanın peşinden gittiğime inanamıyorum. Hayatımı onun üzerine kurduğuma inanamıyorum. Olmayan şeyleri varmışçasına yaşamaktan nefret ediyorum. Her zaman olduğu gibi koca bir yalanın çevresinde dönüp durdum. Hatta dönüp durmakla kalmayıp hayatımı mahvetmesine izin verdim. 

Yaptığınız aptallığın boyutlarını düşünemiyorsunuz böyle zamanlarda. Hayatınızın, hatta en önemlisi ruh halinizin nasıl etkileneceğini düşünemiyorsunuz. Böylesine karmaşık bir durumda geçen her saniyeye katlanmak inanılmaz yorucu. İstemsiz olarak tükeniyorsunuz. Zamansız afallamalar yaşıyorsunuz. İlk başlarda yanınızdan geçen her " aşk " dolu çiftin size bir şeyler hatırlatmasından korkuyorsunuz. Sonraları onlara baktıkça ilişkilerinde ne kadar " aşk " barındırdıklarını anlıyorsunuz.

İşte o ayrımı yaptığınız anda gördüğünüz " gerçek " aşk  " neden " sorusunu sorduruyor size. Kalbiniz aklınıza oyunlar oynuyor. Cevap bulamadığınız " neden " sorusu biraz daha sersemletiyor. Beklenmedik anda gelen gerçekler " tokat gibi yüzünüze çarpıyor ve sonra aldığınız derin nefes kalbinizi uyuşturuyor. Bir yerden sonra kalbinizde çalan o aşk şarkısının ritmi bozuluyor. Notalar karışıyor. Kelimeler kayboluyor. Aşk ve gerçek arasında sadakati kuvvetlendirmek için kurduğunuz tüm bağlaçlar bütün kavramları birbirinden ayırıyor. Kalbinizin atmasına sebep kelimeler ya da isimlerin anlamlarını kuvvetlendirmek için özenle seçip kullandığınız sıfatlar artık duygularınızın üstüne asit yağmuru gibi yağıyor.

İşte tam o anda başınızı avuçlarınızın arasına koyup düşündüğünüzde anlıyorsunuz kalbinizin artık yerinden çıkacakmış gibi atmadığını. Bileğinizi tuttuğunuzda, nabzınızın onun adının heceleri kısalığında yaşamayı önemli bulmadığını, boynunuzu öptüğü tam o yerden artık yaşamanızı sağlayan nefesin hissedilmediğini o zaman anlıyorsunuz.


Yok sayıyorsunuz o zaman tüm yaşananları. Bir çırpıda unutmayı göze alıyorsunuz. Onun vazgeçtiği ne varsa silip atmaya hazırsınız. Bedeninizde dokunduğu her yerin, geçen her saniye canınızı yaktığını, boğazınıza düğümlenen her kelimeyi, her tepkiyi onun ve hiçbir şeyden haberi olmayan yeni sevgilisinin yüzüne çarpmaya hazırsınız. Aylarca sizi mahveden bu yükten kurtulmaya hazırsınız.
 Evet şimdi !


ama

tam da o anda beklenmeyen bir şey oluyor.

Hiç hesaba katmadığınız bir şey bütün planlarınızı alt üst ediyor.
Bir eşya,
gözden kaçırdığınız ufacık bir şey.
bütün planlarınızdan vazgeçmenize sebep oluyor.
Ondan vazgeçmektense içinizdeki nefreti kırgınlığa çevirmeyi teklif ediyor.
Duygularıyla hareket eden her insan gibi sizde yenik düşüyorsunuz gerçeklere.

Sonra..

Sonra ne mi oluyor ?

Elinizi başınıza değil 
kalbinize koyuyorsunuz.


sonra sevdiğiniz adam yahut kadın hakkında artık ne hissetmeniz gerektiğine müdahale etmekten vazgeçiyorsunuz.

ve
vazgeçtiğiniz şey sadece duygularınıza müdahale etmek oluyor.



Acılarınızla yaşamaya hoşgeldiniz.
Bu belki ilk belki değil
Ama emin olun son değil.

o yüzden , 


Aşk canınızı yakana

ve

biri hayatınızı mahvedene kadar,

duygularınıza 

ve 

kalbinize sahip çıkın.





Yorumlar

  1. Ayrılığı tatmış bir çok kişiden duyulan sözlerdir,kimisi kendini tatmin etmek için kimisi unutmak kimisi bilmem ne için yazar.Hiç biri umurumda değil aslında da bunları yazmak yerine insan mutlu olduğu anlara odaklansa daha hoş olur,nihayetinde mutluydun o zamanlarda neden pişmanlık duyuyorsun ki?

    YanıtlaSil
  2. Pişmanlık duymayı kimse istemez. Ama eğer pişman olmaya zorlandığınız durumlar varsa bu vazgeçilmez, gerçeklerden kaçılmaz bir hal alıyor.
    Mutlu değilim diyemem, aksine mutluyum ama hayatınızdaki bazı dönüm noktaları canınızı acıtabiliyor ve acıyı görmezden gelemiyorsunuz. Teşekkürler yorumunuz için..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam,  ' sayende '  bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ? Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım.  Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin.  Orospu çocukluğu nun bu kadarı da çok fazla. Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum. E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin.  Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, kıymet bilmekten falan. Sen

mutlak mutluluk

bu ara pek mutluyum lan gerçi dersleri saldım gidiyo defter kitap yalan oldu dağaldık. kartalcell çıktı geçmek lazım konuşuyosak aşkımızdan falan yani şu sıralar ortamlar pek iyi ne iş anlamadım (: dershaneye test çözmeye gidiyoruz sınıfa uğramadan eve geliyoruz annemde pek rahat kadın alıştı tabi bişi demiyo bıktım lan okuldan sırf sabah ve çıkışlarda dumanlanmak için gidiyorum ortam olsun makara olsun başka bişey değil neyse nikotinin dibine vurmaktayım aç karnınada pek iyi gidiyorki sorma zevki sonum hiç iyi değil patlicam bi günde hadi hayırlısı. karmaşık duygular içindeyim özlem duygusu ağır basmakta tabi kaç gündür sonunda bi görebildim oda görmekse tabi özlüyorumm abi özlüyorum ama umrundamı değil neden? soruyorumda bi cevap yok karmaşaya sokmaktan başka bişey değilsin D* neyse nikotine devam ..

o2.36 *

oyunun adı aşk kan ve gül sen katilsin bense maktül.. istediğin gibi yazıp yönettiğin oyunda başrol oynamak.. daha mutlu olabiliceğim başrol tekliflerini reddederken gelebiliceğim son noktayı hiç düşünmemiştim. sen yazdın. sen yönettin. oyunun bitiminde oyuncu ağlasada sen mutlu oldun.. evet. çünkü başarmıştın. her şey istediğin gibi gitmiş, büyük kazançlar sağlamıştın. bulduğun o saf , aptal aşık oyuncuyu hiç düşünmemiştin. tıpkı kendi sonumu düşünmediğim gibi. Günler geçtikçe daha da bulanıyor renkler. resmimi tamamlayamamaktan korkuyorum. fırçamdaki ıslaklığın ; kendini eskimiş , işe yaramaz bir hale getirmesinden, paletimdeki renklerin yıllanmışlığının bozulmasından, sonrada hayalimi alacalı bir çıkmaza sokmasından korkuyorum. ama tualimi ve renklerimide bir o kadar seviyorum.. Şimdi tualimimi mi tamamlamalıyım ; yoksa öylece bırakıp başkasının en güzel haliyle tamamlamasını mı beklemeliyim ? ne dersiniz , hangisini başarabilirim ? bilemiyorum..