Ana içeriğe atla

Müzikli mazeretler

winter-nights Ruh hali *

Yazmadığım zamanlarda kendimden nefret ediyorum.Eskiden konuştuğum kadar yazardım, her fırsatta parmaklarım harflere dokunur, olabildiğince duygularımı anlatırdım.Şimdi bunu yapamıyorum.Daha fazla yoğunum belki evet ama bu hiçbir zaman mazeret değil.
Asıl mazeretim yazabileceğim bir şeylerin olmaması.Duygularımdan çok hissiyatımı kaybetmem gibi bir şey bu. O kadar anlamsız bir durum hakim ki etrafımda, adını koyamıyorum, tarif edemiyorum, yazsam anlar mısınız ya da yazsam kendimi ifade edebilir miyim bilmiyorum.
Hem mutluyum hem değilim aslında.Okuduğum bölüm dolayısıyla ve bu mesleğe aşık olduğumdan CNN' deyim çarşamba günleri.Onun dışında pek sevdiğim, hayatımda çok çok önemli ve büyük bir yere sahip olan Uğur Dündar'ın Tv okulundayım.Evet Müjdat Gezen' deyim.Öyle ki çok eğleniyorum.Sürekli bir şeyler öğrenmek beni mutlu ediyor.
Ama Gelin görün ki Asıl okulum olan Beykent' e gidesim gelmiyor.Okul açılalı 2 hafta olmasına rağmen her akşam, yarın giderim artık deyip gitmemeye yemin etmişim gibi kendimi yatakta buluyorum. 2.dönem YÖK dersi koymasalardı belki okuluna daha bağlı bir öğrenci olabilirim elbette ki. Ne okuduğumu merak edenler için " Tv Haberciliği ve Programcılığı " okuyorum.
Ruh halime gelirsek ; işim olsun gece yarılarına kadar köpek gibi çalışıyım, hatta gece beni habere yollasınlar falan hiç sorun değil koşa koşa giderim ama o işten döndükten sonra doğada, deniz kenarında, ahşap bir evde olmak istiyorum. İç güveysinden hallice bir balkonum olsun, sallanan bir sandalyem ( burda amerikan vaari bir hava varmış gibi duruyor ama sabit duramayan bi insanım ben ve bacağımı elimi kolumu sallamak yerine böyle bi sandalyede oturmayı tercih ediyorum ! ) , elimde kahvem kucağımda bir şiir kitabı, arka fonda  yukarda link'ini verdiğim tarda şarkılar çalsın falan.. Bunları istiyorum yani çok bir şey istemiyorum aslında.
Tabi en önemli şeylerden birini atlamak istemem, yalnızlığımla ölmek istemiyorum ve köpek sevgisiyle dolu bir insan olduğumdan yanıma bir de köpek istiyorum. Bu kadar.

Dinimiz aminshfgsgf


Mazeretsiz bir günde görüşmek dileğiyle
esen kalın efendim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...

Çalılara Takılan Hayatlar

Hayatın bunca kaosuna terk edilmiş olmayı tabi ki dilemezdim ama hiçbir şey düşündüğüm ve istediğim gibi gitmedi. Öyle ki gitmeyecek de.  Paranın ve işin, sevgiye tercih edildiği bir hayatın içinde nefes alıyor olmak canımı ne kadar yakıyor bilemezsiniz. Yokların içinden var etmeye çalıştığım bunca hayat planı, yerini bulamayan kocaman bir sevgi ve başkalarının değer yargıları arasına sıkıştırılmış değer sorunsalı. Nedendir bilinmez başkalarının düşünceleri arasında kaybolmaya can atan insanoğlu, bu düşünceler çerçevesinde hayatını idame ettirmeyi öğreniyor ama kendi kararlarını verebilmeyi ve verdiği kararlarla mutlu olmayı beceremiyor.  İnsanoğlunun insiyatifine bırakılan bu hayatlar ne yazık ki yaşam telaşı içerisinde bölünmeye uğruyor. İş, aile, para, birliktelikler, akadaşlıklar... İstiyoruz ki hayatımız parçalansın ama bütün parçalar bizde kalsın. Peki sonra? Bir araya getirilemediği zamanda elinizde avucunuzda kalan şeyler sadece birbirinden kopmuş parçalar oluyor. Sonr...