Kalabalıkların içinde mutlu olduğumuzu düşündren neydi bize? Yalnızlık hissinin zamansal olarak yok olması mı? Yoksa unutkanlığa olan açlığımızı tetikleyen her hangi bir etken mi? Sevginin her şeyi unutturduğu, aynı zamanda unuttuğumuz bir çok şeyi tekrar gün yüzüne çıkardığı gerçeğini kim yoksayabilirdi? Aslında ihtiyacımız olan kalabalıklar değil. Bizi, içinde yaşadığımız koca yalnızlıktan çıkaracak şey tek bir insan. Doğru insan betimlemesinin hayattaki karşılığı ne yazık ki terimlerin açıklamaları kadar kolay yer bulmuyor hayatımızda. Hissedebildiğimiz, varlığından sadece bedensel değil de mental olarak da huzur bulabildiğimiz, düşüncenin başka bir bedene su gibi aktığı ve okyanusa karışır gibi karıştığı, anlayışın, hoşgörünün ve saygının bir insan formunda yer bulmasıyla yalnızlığımızdan kurtuluyoruz. Devam eden günlerin ardından alelade bir güne uyanıyorum. En azından sabahın göz bebeklerimi boğduğu karanlık bir maviye uyandığımı düşünüyorum. Günümün, hatta bundan sonraki haya
Kozmopolit yapının içinde sığlaşan fenomenlerim ..