Ana içeriğe atla

zırzavat

Olum deli olucam ya bu gün saçma salak bi kız tartşması yüzünden dersanede terası 5 ten sonraya kapattılar. ayar oldum ya biz nası sigara içicez abi. insaftır. tek çıkış noktamız orası. tamam takılmaya gidiyoruz hafta içi buluşuyoruz terasta makara gır gır falan ama testt özüyoruz yani masaya oturduğumuzda. dün 5 kişi birden yaptığımız beyin fırtınasını kim yapmış bu zaman kdr. deli gibi soru çözdük.
terası kitlediler bildiğin ya bu kafar olmaz. krizlere girdik nikotinsizlikten resmen. hayır anlamıyorum ne istiyosun. gelmiş bide bu gün laf sokuyosun ( dersane müdürü ) ;
neymiş efendim : özellikle bizim grup hep makara için geliyomuşuz bütün gün boş boş oturuyomuşuz , muhabbet ve sigara için geliyomuşuz. " parası neyse veriyorum yani sus yeterki. bide demezmi aileleriniz sizi burda ders çalışıyo diye biliyo ders çalışmicak olan evine gitsin.
tabi bende eksik kalırmıyım.
" hocam siz bütün gün aşada gezinirken biz burda test çözüp birbirmize ders anlatıyoruz hocaları bulamayınca " dedim.
altında kalırmıyım ulaan.
mal ya bide " bilmiyorum valla ben ne zaman gelsem burda ya muhabbet ediyosunuz yada dışarda sigara içiyosunuz. "
sanane laan sanane. bütün gün bizimi kontrol ediyosun naptık diye. paranı veriyorum ben senin. hocalardan yararlanıcak olanda benim. sana noluyoda bize af sokuyosun.
inadına indik dersanenin merdivenlerinde sigara içtik. amaç onlara ceza kessinler.
g.t herif.
neyseee
aşkk dolu bi gündü.kaç gündür mutluyum.nolur bozulmasın yaa.
yarında göremicem dersane yok.
cumartesiye kadar nası dayanıcam.
şimdiden özledim :(

seviyorum ben onu.
hemde çok.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam,  ' sayende '  bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ? Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım.  Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin.  Orospu çocukluğu nun bu kadarı da çok fazla. Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum. E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin.  Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, k...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...