Ana içeriğe atla

pamuk

B♥

24 Mayıs
Bjk - Gs derbisinde başladı herşey..
herkes toplanmış otobüsün gelmesi bekleniyor.
yanlarına gidiyorum.
saniyeler geçtikçe yaklaşıyorum.
yaklaştıkça farkediyorum.
ilk gördüğüm kişiydi o.
çoğunluğu tanıyordum.
tanıdığım kişilere selam vermem beklenirken;
gözlerim kitlenmiş,elimdeki paralar düşmüştü o an.
Levent başkan bileti almicakmısın diye sorduğunda;
verebildiğm tek yanıt alıcam ama ne zaman oldu.
değişikti an ki duygularım.
içim inönü aşkının yanında başka bir aşkla daha dolmuştu.
kelebekti sanki.
önündeki metal zımbırtısına her vurduğunda,
sesi her çıktığında kalbim ritmine kapılıp eşlik ediyordu ister istemez.
dans etmek gibiydi.
yanık buğday tenliydi.
pamuk kokuyordu sanki.
bilir misiniz o kokuyu ?
aşk kokusu gibi bir şey.
yapraklarının arasından çıkarılmamış pamuk kokusu farklıdır.
tazedir.el değmemiştir.ilk dokunan,ilk hisseden sizsinizdir.
avucunuzdayken varlığını hissetmezsiniz bile.
öyle bir şeydi işte o anki duygularım.
onu en derinlerde hissetmekti.
onca saat tek düşünebildiğimdi.
her göz göze gelişimizde kalbimin ritmini 3-5 kat arttırmasıydı.
oysaki onun bundan haberi dahi yoktu.
hala yok.
bilinmezki her maç yolunu gözlediğim.
o bileti en güzel yerde saklarım.
sen kokar buram buram.
daha bir çok bilinmeyen gizli o sözcüklerin arasında.
söylenmemeli.
bilinmemeli.
öğrenme ihtimalini göze alamam.

olurda okursan..
bilme.hiç öğrenmemiş gibi yap.
her kelimemde bir neden arama.
nedeni olsa kendimden vazgeçerdim.
halbuki neden sendin.
sebep olan sendin.
o yüzden sorma bişey olurmu.
cevap vermeye yüzüm yok.
utanırım,yapamam.
yine inönüye giderken görüşelim,böyle kalsın bildiklerin.
daha fazlası bende olsun.
sen istedikçe ben sana bi sen daha verebiliyim.
tüketme bendeki seni.


olsanda uzakta.
her dakika yanımda isterim seni.
görebiliyim,yine o kokunu hissedebiliyim isterim.

halbuki seni seviyorum.
olsa da başkası ben sana mecburum.

Bir masaldın bende.
öylede kalıcaksın.

şş duymasınlar..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam,  ' sayende '  bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ? Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım.  Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin.  Orospu çocukluğu nun bu kadarı da çok fazla. Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum. E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin.  Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, k...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...