Ana içeriğe atla

Yurdum ihtimalleri ve insanları ..

( neden bu fotoğrafı koydum bilmiyorum )

  • Nazım Hikmetin güzel bir şiiri vardır şöyle der bir yerinde  ' memleket mi yıldızlar mı gençliğim mi daha uzak ? '   Teknik olarak yıldızlar , prensip olarak gençliğim , kilometre olarak memleket daha uzak diye bir cevap verip bu konuya bir açıklama getirmek istedim.

  • Senaristlerimiz neden hep kapıcıları gerçek hayatta olmayacak kadar neşeli, eğlenceli, yer yer arızalı ama illaki komik olacak şekilde tasvir etmişlerdir.Madem kapıcısın o zaman rol çalacaksın apartmandaki hayattan diye bir kural mı var ? İnsan bazen kapıcı Caferi özlüyor.


  • " Kardeş bende tam seni arayacaktım... "  İşte ben bu sözün hastasıyım arkadaş. Ya doğru bile olsa ne kadar yalan duruyor di mi ? Bende tam seni arayacaktım deyin bakın göreceksiniz karşınızdaki insanın o müstehzi gülümsemesini. İnanmayacaktır size, çünkü harbiden çok yalan kokar bu söz.

  •  Bir ara  M. Ali Erbil'in  " alo .. Adapazarı çık aradan "  diye bir lafı vardı baya da meşhur olmuştu sonra unutuldu gitti. Yazık.

  • Şiir yazan herkes çayı severmiş gibi geliyor bana.

  • Cemal Süreya'nın soy ismindeki ikinci  ' y ' harfinin kiminle iddaya girerek kaybettiğini bilen yok mu ? 

  • Bülent Ersoy karlı kayın ormanını söylerken  " ben ordan geçerken biri, amca dese gir içeri " dizesindeki amca kısmını es geçiyor mudur ? ( sözgelimi müslüm baba paramparçayı söylerken telesekretere konuşamayanlardanım kısmını söylemez mesela. Kimyası tutmaz. )


öyle işte ..

Yorumlar

  1. 2inci maddede kural yerine n'li yazmışsın. .)

    İddaa'yı kaybettiği şahıs;
    Sezai Karakoç idir.
    Kaynak;
    http://depkac.com/murekkep-hokkasi/9071-cemal-sureya/
    cavanagh adlı üyenin yorumu.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam,  ' sayende '  bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ? Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım.  Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin.  Orospu çocukluğu nun bu kadarı da çok fazla. Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum. E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin.  Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, k...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...