Ana içeriğe atla

Olmadı, Olamadı, Olduramadım


Duygu karmaşalarım giriş cümlelerim kadar anlamsız. Kafasında soru işaretleriyle yaşamaktan yorulmuş biri olarak tek yapabildiğim kahve içmek. Sanki olup biten onca şeyin yükünü hafifletirmişçesine sürekli kahve yapıyorum kendime.

Pazar sabahlarının getirdiği yüksek dozajdaki mutsuzluktan olsa gerek yine mutsuzluğun sınırlarını zorluyorum. Sizce de hiçbir şeyin doğru gitmediği gün bu gün değil mi ? İster istemez yaptığınız ama asla gerçekleştiremeyeceğiniz  onca plan mesela. Kendinize ayırmanız gereken en uygun gündür aslında, ama katii suretle kendinizi bulamazsınız o gün.

Bakınız ben çalışıyorum. Ne kadar kendime vakit ayırmak istesemde olmuyor. Yapmam gereken montajlar ve sorumlu olduğum bir Ceviz Kabuğu var. Mutsuz musun diye sorarsanız değilim. İşimi tahmin ettiğinizden çok daha fazla seviyorum. Ama işim dışındaki her şey mutsuzluk sebebim. Yolunda gitmeyen o kadar çok şey var ki, işimle boşlukları dolduramıyorum.

Cumartesi gecesi telefonum çaldı. Saati umursamayan bir insan evladı umarsızca benim de umursamadığımı düşünmüş olacak ki lanet olası numaramı çevirmiş. Daha yeni dalmışlığın verdiği o tatlı uyku sersemliğiyle açtım telefonu. Telefonun ucundaki ses 1 belki de 2 aydır beni anlam karmaşasına sürükleyenin sesi..
,
Vücudumun neresinde saklandıklarını bilmediğim kelebekler, bir anda o sesi duyunca uykusundan uyanmış olacaklar ki, içimde bir kıpırtı hissettim.


- uyuyo muydun ?
- yeni yatmıştım bi şey mi oldu ?
- canım sıkıldı geçen gün yarıda bıraktığımız filmin geri kalanını izliyodum, o da bitince yapıcak bi şey bulamadım.
- peki bu durumda beni aklına getiren ne ? Benimle bağlantılı olarak bi tek filmi izlemişsin, benim dışımda aklına gelmesi gereken bi insan var diye biliyorum hayatında ?
- evet ama o uyudu.
- peki ya diğeri ?
- diğeri ?
- hani bazı geceler işi bahane edip yanında kalan kız.
- ne alaka şimdi o ?
- bu sorunun cevabını bende nerdeyse 2 aydır kendime soruyorum ama bulamadığıma göre sanırım cevap sende. Sahi ne alaka o kız ?
- bi alaka değil iş arkadaşım sen de tanıyorsun

demesiyle beraber benim kafam daha yeni yerine gelmiş olacak ki " haklısın " cevabını verdim.

- uyku sersemliği işte kusura bakma

 diyerek durumu ne kadar toparlamaya çalışsam da sanıyorum ki sesimdeki gereksiz kıskançlığı anladı. İyi geceler diyebildim sadece. Daha fazla konuşsaydım kafamın neden karışık olduğunu bile anlayabilirdi.

Yine yapamadım sevgili okur. Yine düz yolda yürümek varken engellerle dolu yolu seçtim. Bir pazar daha kutluyorum kendimi.

Gidip kanalın o küçük ve iğrenç mutfağında kahve yapıyım kendime. Başka türlü bastıramam bu duygularımı.


Yazının sonunda beni anlayana gerçekten sarılmak istiyorum.
Kahve de ısmarlayabilirim ?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam,  ' sayende '  bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ? Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım.  Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin.  Orospu çocukluğu nun bu kadarı da çok fazla. Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum. E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin.  Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, kıymet bilmekten falan. Sen

Gülerken Gözleriniz Kısılmasın

Bazen düşünüyorum da en büyük yanlışı ben yapmışım sanırım. Uçsuz bucaksız bir ormanda kaybolmuş gibi hissediyorum kendimi.Yolunu bulamayanlarla aynı havayı soluyorum sanki o ormanda.Her şey birbirine benziyor.Birkaç adımda bir duruyorum.Etrafıma bakıyorum.Kendi çevremde dönüyorum.Tanıdık bir yüz , bir ses arıyorum.Bulamayınca kendi başımın çaresine bakmam gerektiğini anlıyorum.Buraya kadar nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışıyorum.Her şey kesik kesik.. Zaman kavramını yitirmiş gibi ne öncesini ne de şimdiyi hatırlayabiliyorum.Korkuyorum.Kandırılıyorum belki de.İnanmam gerektiğini düşündüğüm doğrularım var.Yanlışlanabilir olsalar da bunu yapıcak kimse yok.Yalnız demeye de dilim varmıyor.Öyle de değil aslında.Bulunduğum ortamın, durumun getirilerine maruz kalıyorum.Çaresizim.Elimden gelen şeyleri uygulamaya kalktığımda boşluğa düşüyorum.İster istemez kendimi suçluyorum.Çıkış yolları hep bir şeyler kaybettirir karşılığında.Buna hazırmıyım bilmiyorum. Her başlangıcım bu sefer farklı olaca

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan akıllandığını