Ana içeriğe atla

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam, ' sayende ' bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ?
Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım. 

Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin. 

Orospu çocukluğunun bu kadarı da çok fazla.

Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum.

E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin. 

Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, kıymet bilmekten falan. Sen daha insan olmayı başaramamışken ne vasıflar yüklemişim sana. Neler beklemişim senden. Beklentilerim yük olmuş sana. Dayanamamış başka birini sevmişsin bi de.

Ayrılmayı bekleseydin keşke be. O kadar mı acelen vardı. 
Bu arada ' neyeydi ' bu acelen  gerçekten ?  
Bu kadar acelen varsa aşka, beni neden araya sıkıştırdın be adam. Neden özledim dedin. Neden özlemeye alıştırdığım bedenimi tatlı bi telaşa terk ettin yine. 
" Bu kız bu kadar severken bi de üstüne bunu eklemek ayıp olur " demedin mi hiç. Günler, saatler, hatta dakikalar zor gelir, dayanamaz diye düşünmedin mi hiç.

Sen nasıl bi şerefsizsin be oğlum.
Ben şimdi sana ne kadar küfür etsem az.
Hangi kelimeyi ziyan ederim şimdi sende.

Giden onca vaktime mi yanayım, kullanılıp kenara atılan sevgime mi yanayım, bi anda tuzla buz ettiğin kalbime  mi yanayım, sende tükettiğim onda iyi niyetime mi yanayım..

Söyle be büyük adam.
Sen söyle,
ben şimdi neye yanayım.


Ben aylarca içimden geldiği gibi değil, içimden sen geldiği gibi yaşadım.



Şimdiden sonra sadece pişman oluşlarını beklicem,
dört gözle o günleri beklicem.
" Naptım ben lan, nasıl aldattım o kızı, nasıl kandırabildim onca ay, nasıl kıymetini bilemedim, nasıl ağlattım hiç umursamadan .. " diceğin günleri beklicem.


O devran bi gün döner be adam.
' Bittiğin '  o noktada,
Tam orda olucam.



Benden aldığın, ben de tükettiğin ' iyi ' ye dair ne varsa ..


Şimdi kadehimi olmayan şerefine kaldırıyorum.
Nice ' sıfır ' ı tüketişlerime..







Yorumlar

  1. ellerine sağlık çok güzel yazı :) bize de bekleriz :)
    saç modelleri

    YanıtlaSil
  2. Sizi bu kadar üzen o o...çocuğu. İnanın belli bir zaman geçince üzüldüğünüze üzüleceksiniz sadece. Zaman tüm acıların ilacıdır. Biliyorum çok zor olsada...

    YanıtlaSil
  3. Zaman her şeyi daha da zorlaştırır. Yaralar daha da derinleşir zamanla..

    YanıtlaSil
  4. Bu arada stajın hayırlı olsun. İşine dört elle sarıl ( her ne kadar yaşadıklarını unut, aldırma desemde ) unutmaya çalış. Benim yaşıma gelince anlayacaksın her şeyi. Bu hayatta işinle, mesleğinle, maddi gelirinle Türkiye de varsın. ( bu yanlış yada doğru gelsede sana bu hayat böyle maalesef ) bir ağabey gibi konuştum haddim olmayarak ama sizin için içimden gelenleri yazdım...

    YanıtlaSil
  5. Öncelikle teşekkür ederim. İçinizden gelenleri yazmanıza çok mutlu oldum. Söylenen her cümle benim için yeni bir fikir o yüzden karşı değilim böyle şeylere.Daha yaşamam gereken çok fazla şey var o yüzden ayakta durmaya çalışıyorum.İlginiz ve tavsiyeleriniz için tekrar teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  7. Ben teşekkür ederim. Sağlığın yerindeyse ve bir şeylerle meşgulsen inan buna şükret. Neler, neler bu hayatta...Sağlıcakla kal

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...