Ana içeriğe atla

Ben böyle olsun istememiştim

Bazen ölmem gerektiğini düşünüyorum.
Fazlayım bu dünyaya. Size fazlayım. Ona fazlayım. En çok da kendime fazlayım ben.
Uzun yaşamak istemiyorum.
" uzun ömürler versin " dileklerinizi duymak istemiyorum.
İstemediğim halde yaşatmayın beni.
Benim adıma karar vermenizden nefret ediyorum.
İstem dışı ömrümü uzatmayın.
Sizin inandığınız şeylere inanmıyorum.
Kanserden öldü desinler.
Araba çarptı desinler.
Neden öldüğünü bilmiyoruz desinler.
Ama aşktan kalbi durdu demesinler.
Ölümden korkmuyorum.
Daha fazla yaşamaktan korkuyorum.
Ölümü yavaş yavaş hissetmek istiyorum.
Ne zaman öleceğimi bilerek yaşamak istiyorum.
Bilmediğim her şey yoruyor beni.
Cevaplayamadığım her soru biraz daha öldürüyor.
Kaybolmaktan korkuyorum.
Kalabalığın arasında kendimi bulamamaktan.
Hapsolmaktan korkuyorum.
hayatın içinden çıkamamaktan korkuyorum.
Düşmekten korkuyorum.
Boşluğu yaşamaktan..
Sevdiğim insanların ölümünü görmekten korkuyorum.
Buna dayanamamaktan korkuyorum.

Aslında her şeyden korkuyorum.
ama en çok yaşamaktan..

çünkü sizin inandığınız şeylere inanmıyorum.




Yorumlar

  1. biz başka bir dünyanın varlığına inanıyorsak ölümden sonra dirilmeye hesap vermeye inanıyorsak. Gel sen de bu dünyaya inan. Yaşa. Çok yaşa. Iyi yaşa. Hesap verme. Sadece yaşa. Inanmayan bir insan ölmek istemez. Inanıyorsun sen.

    YanıtlaSil
  2. İnanmıyorum.Sadece bazen inanıyormuş gibi yapıyorum ki bu da oldukça kısa sürüyor.

    YanıtlaSil
  3. hoş yazı. ama sonunda daha çok yaşama isteğine yönelseydi , on numara olurdu sanki :)

    YanıtlaSil
  4. Düşüncelerin için teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  5. Ne kullanιyorsun sen?Söyle bende istiyorum ondan:-)Hayat güzel arkadaşım.İnan yada inanma tadını çıkarmaya bak.Hem niye bize fazla olasın?Biraz sıkışırız.Dünya denen otobüse birkaç kişi daha biner.Sıkma canını.

    YanıtlaSil
  6. Ruh halim çok çabuk değişiyor, mutlu olmaya çok yakınım her an :) bişey kullanıp böyle olunuyosa lazım zamanlarda bana bile lazım öyle bişey :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan ...

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam,  ' sayende '  bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ? Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım.  Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin.  Orospu çocukluğu nun bu kadarı da çok fazla. Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum. E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin.  Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, k...

Paralel Evrenlerde Kararsızlık

Bu zamana kadar sahip olamadığım şeyleri mi sevdim yoksa sevdiğim şeylere mi sahip olamadım bilmiyorum. Bunu zaman içinde anlamaya çalışırken fark ettim ki zaman herkes ve her şey için akıyormuş. Kaybettiğim şey aslında zamanmış. Her şeyi sindirebilirdim belki ama zamansal problemlerin yarattığı duygusal tahribatlarla başa çıkamıyorum. Sabah uyanır uyanmaz kendimi ödüllendirmek adına kahve yapıyorum. Hava dünden daha soğuk. Gökyüzü grinin ve mavinin en bunaltıcı yönlerini almış kendine. Dün geceden kalan playlist, sarhoş bir insanı andırarak sabahın ilk ışıklarında dahi çalmaya devam ediyor. Üstümdekilere bakmaksızın evin verandasına adım atıyorum. Soğuk kollarımı ısırıyor sanki. Yüzüme çarpan rüzgar, ormanda çekilen kaçış sahnelerini hatırlatıyor. Hissediyorum, üşüyorum, iliklerime kadar çarpıyor ama ne var ki aldırış edesim gelmiyor. Geceleri oturup yıldızları izlediğim, annemden kalan sıkıcı ama bir o kadar da en sevdiği şarabından kokan (nasıl olduğu konusunda en ufak bir fikri...