Ana içeriğe atla

Sevmek, sonra biraz daha Ölmek

Sevmek ..

Ne garip bir duygudur bu. Zamanında uğruna destanlar yazılmış onca sevdalı insan varken sevmeye korkuyor insan. Hiçbir aşkın, sevginin sonunda mutluluk yok.Üzülen bir taraf var her birinde. Diğer tarafında çok da mutlu olduğu söylenemez aslında. Sevgiyi mutluluğa bağlamak bu kadar mı zor ? Neden hep bir son düşünülüyor severken ? Korktuğumuz şey kaybetmek mi yoksa nasıl biteceğini bilmek mi ? Daha bir çok soru sorulabilir sevgiler hakkında. Peki ya cevaplar ? Bir türlü duyamadığımız, yoksa duymaya korktuğumuz cevaplar mı demeliyim ? Evet nerede o cevaplar söyler misiniz bana. Hep bir son ve o sonlar hep kötü olmak zorunda değil mi.

Hayatta ilk defa aşık olmuş biri olarak şunu söyleyebilirim ki , asla plan yapmayın. İyi ya da kötü demeyin.. Mutlu olup olmadığınızı tartışmayın. Bakın sonunu düşünmeyin demiyorum. Siz ne yaparsanız yapın binde bir ihtimal bile olsa düşüneceksiniz. Her başlangıcın bir sonu vardır ve bu sonu kendi ellerinizle hazırlarsınız gibi bir sınırlama getirmeyeceğim duruma. Siz ne kadar başladığınız bir aşkı bitirmek istemeseniz de sevdiğin adam/kadın bunu bir gün elbet yapacak. O gün bitirdiği şeyin sadece aşk olduğunu sanan karşı taraf sizi ne kadar tükettiğini göremeyecek.

Körü körüne bağlandığınız onca duygunun arkasına sığınıp ağladığınız her gece bir kez daha öleceksiniz belki. Uğruna yaptığınız yanlış-ları düşüneceksiniz. Vazgeçtiğiniz gururunuzu, asla yapmam deyip gözü kapalı yaptığınız onca şeyi düşüneceksiniz ve çok daha fazla pişman olacaksınız.

Tükeneceksiniz.

Onu ne kadar sevdiğinizi düşüneceksiniz. O güne kadar bulunduğu vaatleri düşünüp hayal kurduğunuz dakikalar, saatler gelecek aklınıza. Hani planladığınız o turlar, beraber karar verip almak istediğiniz eşyalar, özel günler için özenle seçtiğiniz hediyeler, hafta sonları karar veremeyip ufak atışmalar yaşadığınız filmler, en sevdiğiniz şarkılar.. 

Beraber yapmayı düşündüğünüz bir çok şey sayabilirim size. Başlangıçların SON-larında yıkılacak hayallerinizden bahsedebilirim.

Canınızı acıtmak isteyen ben değilim.
Belki  O da istemeyecek kırılmanızı.
Ama bitirecek en nihayetinde.
Kumdan kaleler gibi tek bir hamleyle yıkılacaksınız.
Güneşin dokunduğu her buz kütlesi gibi istemsizce,
yavaş yavaş tükeneceksiniz.
En sevdiğiniz plağın hiç ummadığınız bir anda kırıldığı gibi kırılacaksınız.

Sonra bir kere
Bir kere daha
Öleceksiniz.



Ama siz zaten bunları en başından beri biliyordunuz değil mi.
O halde daha mutlu, bol hayalli aşk dolu saatler-günler-seneler
hatta hayatlar dilerim efendim.

Pişman edin beni.
Beraber yanılalım.


Aşkla kalın.

Yorumlar

  1. çok genel bir başlangıç yaptığınızı düşünürken ilişkilerin yıkım aşamasını gördüm bir zaman sonra, anbean.. gerçekten de haklı cümlelerdi..
    evet, sanırım bunları biliyorum fakat bugün yeni bir ilişkiye başlayacak olsam düşünmem bunları.. Sevemem çünkü bunları düşünürsem ya da tam tersi seversem ayaklarım yerden kesilir ve düşünsem bile kendimi engelleyemem.. fazla mantıkçı bir insan olmama rağmen söylüyorum bunları.. belki şuan bu cümleleri içimde bir şeyler kıpırdadığı için bu kadar rahat kuruyorum.. ama sevgi dedikleri garip bir şey, karşılıklı olduğunda başka hiç bir şeyin bu mutluluğu veremeyeceği kadar güzel bir şey.. sonrasında öldüğünü düşünsen bile o güzel anı hissetmeye değecek bir şey..

    Sevgiyle kal..

    YanıtlaSil
  2. Aşkın ruhsal bir sonsuzluk olduğu gerçeğini değiştirmiyor hiçbir cümle tabiki.Düşünülmemesi gereken gerçekler belki de bunlar ama yok sayılamayacak kadar da acı veren şeyler.Yine de her şeye değer hissedilenler.
    Yorum için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Ellerinizden öper :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

E sen bayaa Orospu Çocuğuymuşsun !

Söyle be büyük adam,  ' sayende '  bu kaçıncı 0 (sıfır) ı tüketişim ? Sana ait bütün kelimelerimi tükettim bu gün. Yaptığım en iyi şeyin seni sevmek olduğunu düşündüğüm zamanlara lanet ettim ilk defa. Bunun sebebi sen misin yoksa ben miyim bilinmez. Ama beni hataya sen sürüklemedin,  kendim sürüklendim. Kendim yaptım onca aptallığı. Her defasında inandım.  Güvendim lan güvendim. bu kadar basit miydi seveni kandırmak. Bu kadar mı kolay artık yalan söylemek. Yüzüme bakarken hiç mi için acımadı be adam. Hiç mi gururun yok senin.  Orospu çocukluğu nun bu kadarı da çok fazla. Ben kötü biri değilim. Sadece sessizliği bilirim. Ama artık susmak istemiyorum. İnsanın, sustukça daha da üzüldüğünü biliyorum. Yıprandım. Tükendim. Rüzgarında bi o tarafa bi bu tarafa savruldum. E be vicdansız nasıl yaşarsın sen şimdi o yürekle. Bi de utanmadan, yaptığın onca acımasızlıktan sonra kalkıp bana sevgiden bahsetmez misin.  Ah be oğlum sen ne anlarsın sevgiden, kıymet bilmekten falan. Sen

Gülerken Gözleriniz Kısılmasın

Bazen düşünüyorum da en büyük yanlışı ben yapmışım sanırım. Uçsuz bucaksız bir ormanda kaybolmuş gibi hissediyorum kendimi.Yolunu bulamayanlarla aynı havayı soluyorum sanki o ormanda.Her şey birbirine benziyor.Birkaç adımda bir duruyorum.Etrafıma bakıyorum.Kendi çevremde dönüyorum.Tanıdık bir yüz , bir ses arıyorum.Bulamayınca kendi başımın çaresine bakmam gerektiğini anlıyorum.Buraya kadar nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışıyorum.Her şey kesik kesik.. Zaman kavramını yitirmiş gibi ne öncesini ne de şimdiyi hatırlayabiliyorum.Korkuyorum.Kandırılıyorum belki de.İnanmam gerektiğini düşündüğüm doğrularım var.Yanlışlanabilir olsalar da bunu yapıcak kimse yok.Yalnız demeye de dilim varmıyor.Öyle de değil aslında.Bulunduğum ortamın, durumun getirilerine maruz kalıyorum.Çaresizim.Elimden gelen şeyleri uygulamaya kalktığımda boşluğa düşüyorum.İster istemez kendimi suçluyorum.Çıkış yolları hep bir şeyler kaybettirir karşılığında.Buna hazırmıyım bilmiyorum. Her başlangıcım bu sefer farklı olaca

Kaçmanın Dayanılmaz Hafifliği

 Yazmaya başladığım ilk zamanı hatırlıyorum. Benim için oldukça büyük olan bu kaçış zaman içinde tanımlayamadığım ve kelimelerle ifade edemediğim bir şeye dönüştü. Ürün açıklaması gibi sözcüklerimi anlamsızca ard arda sıralayamazdım tabi ki ama yan yana geldiklerinde de ifade eksikliği doğuyordu.  O zamanlar annemden, babamdan, koca bir aileden kaçarken, şimdi bu kaçışın tek bir insana sirayet etmesi kadar aptalca bişey olamazdı. Önüne geçemedim. Kaçtığım her şeyin yerine koyduğum tek bir insanın bu eksikliğe ve aptallığa sebep olmasını aklım almıyor genel olarak. Bu benim suçum gibi hissediyorum çoğu zaman. Annem her zaman insanları çok sevdiğim ve sarılarak sevgimi gösterdiğim için kızardı. O kadar haklıymış ki sevgimin hiçbir insanda bir karşılığı olmadığını kollarımın arası boş kalınca anladım.  Büyüyünce her şey çok farklı bir hale bürünüyormuş ve ben bunu çok geç fark ettim. Ne kadar akıllandığım konusunda kendimle hala ortak bir paydada buluşabilmiş değilim. İnsan akıllandığını